CHP’nin sırtındaki hançer

Hiçbir şey tesadüf değilmiş.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir buçuk yıl önceki CHP kurultayını diline dolarken bir bildiği varmış demek. Belki Erdoğan’ın heybesindeki turplardan biri de bu, kim bilir.

Özel, İmamoğlu ve Yavaş’ın birlik fotoğrafını vermesinden bir gün sonra Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları ve Akif Hamzaçebi’nin paylaşımı gerekçe gösterilerek, ‘kurultayda şaibe’ soruşturması başladı.

İktidar derenin taşıyla derenin kuşunu vuruyor.

CHP’ye CHP’liler eliyle operasyon gerçekleştiriyor.

Kim bu Erkan Çakır?

Kurultayda şaibe soruşturması, Erkan Çakır adlı düşkünün ipe sapa gelmez iddialarına dayanıyor.

Geçmişte Muş Gençlik Kolları Başkanlığı yaptığını öğrendiğimiz Çakır, bir ara Erdoğan’ı desteklemiş, nasıl olmuşsa kurultayda ‘değişimci’ CHP’lilerle aynı fotoğraflara girmiş. İstekleri karşılanmamış olmalı ki kurultay sonrası Kılıçdaroğlu cephesinde pozisyon alıp saldırıya geçmiş.

Aslında ilk şaibe iddiaları kurultay öncesi Kılıçdaroğlu yanlıları tarafından dile getirildi. İmamoğlu’nun belediye olanaklarını kullanıp delege satın aldığını ortaya attılar. Melih Gökçek’i davet ettikleri Twitter’daki sohbet odalarında Tevfik Göksu’nun trolleriyle el ele verip İmamoğlu’na akıl almaz suçlamalarda bulundular.

Yolları Erkan Çakır ile kesişti.

Çakır, Twitter’da “Bursa CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’ın kurultayda delege sattığını, elinde video olduğunu, inkar edilmesi halinde videoyu çekenin adını paylaşacağını” iddia etti.

Çakır, 19 Kasım 2023’te Kılıçdaroğlucuların sohbet odasında aynı iddiaları dile getirdi.

Yeşiltaş, dava açtı

CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, kurultayda Kılıçdaroğlu’nu desteklemişti, değişimci değildi. Buna rağmen delege satmakla suçlandı. Bir gün sonra halkı yanıltıcı bilgiyi yayma, hakaret, şantaj ve siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi iddiasıyla şikayetçi oldu.

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, Çakır’ın ifadesini almadan “Soruşturmaya konu sözlerin kurultayda gerçekleştiği, suç yerinin Ankara olduğu” gerekçesiyle dosyayı 22 Aralık 2023’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yolladı.

İfadede kıvırdı

Çakır, 5 Şubat 2024’teki ifadesinde kıvırdı.

“Olayı sosyal medya hesabımda anlatırken, Ferhat İşçimen adlı partili bana ulaştı. Bursa il başkanının para aldığı akşamın görüntülerinin kendisinde olduğunu söyledi. ‘Nasıl yapacağız’ diye sorduğumda ‘Sohbet odasında söyleyebilirsin, sorun yok’ dedi. Ben Yeşiltaş’ın kurultay günü delege sattığını söylemedim. Ben İşçimen’in cümlelerini tekrarladım. Videoyu bana göstermedi.”

Ferhat İşçimen kim?

Böyle bir CHP’li var mı?

Ever, var.

Mustafa Sarıgül’le birlikte CHP’ye geçmiş ve Kılıçdaroğlu ile hareket eden biri.

Dün sosyal medyasına baktım; şöyle yazmış:

“Bu ülkenin kurucu partisinin önceki genel başkanları ve mevcut genel başkanımız Özgür Özel’e leke çalmaya çalışmak Atatürk’e hakaret sayılacak olup…”

Ya İşçimen, Çakır’a yalan söylemiş.

Ya da Çakır, yalana İşçimen’i alet ediyor.

Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesi

Normalde, hakaret davası Bursa’da görülüp karara bağlanabilecekken, özel bir siyasi amaç güdülerek, Ankara’ya havale ediliyor.

Bu, bir.

İki…

Çakır, iddiasını ispatlayamadığı için iftiradan cezalandırılmalıydı. Fakat savcılık, Çakır’ı dayanak alıp hakaret davasını CHP soruşturmasına dönüştürdü. Muhtemelen, Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesindeki, oylamaya hile karıştırılması suçundan bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle işlem yapılacak.

Asıl şaibe referandumda

Erdoğan’ın planı belli.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olabilmek ve parmaklarının ucundan kayıp giden iktidarını koruyabilmek için CHP’yi iç kargaşaya sürüklemek istiyor. İmamoğlu-Yavaş gerilimini tetikleme, diğer yandan Kılıçdaroğlu’nu Özel’e karşı kışkırtma stratejisi izliyor.

Kendince yerinde hamleler yapıyor.

Burada şaşırtıcı olan, iktidarın yürüttüğü operasyona Kılıçdaroğlu cephesinden gönüllü tanıklar bulabilmesidir.

2017 yılındaki şaibeli referandum için ses çıkarmayan Kılıçdaroğlu, kendi liderliğinde yapılan kurultaya, koltuğunu kaybettiği için çekinmeden kara çalıyor.

Önceki gün TV’de şaibe iddiası sorulduğunda “Bilmiyorum” dedikten ve Özel’i “Sükut ikrardan gelir” diye suçladıktan sonra hangi savcı makamında bir dakika bekler?

CHP’ye kayyum atansın

Kılıçdaroğlu, kurultayı, iradesi belediye parasıyla satın alınmış bazı delegelerden ötürü kaybettiğine inanıyor.

Halbuki CHP’liler Kılıçdaroğlu bırakıp gitsin diye, değil İmamoğlu’ndan para almak, cebinden para verecek haldeydiler.

Bu gerçeğe rağmen koltuğu geri almak için 31 Mart’ta CHP’nin mağlup olmasına bel bağladılar. İmamoğlu’nun İstanbul’u kaybetmesi ve CHP’nin başarısız olması halinde partiyi 1 Nisan’da olağanüstü kurultaya götürmek için hesap yaptılar. CHP, Kılıçdaroğlusuz girdiği ilk seçimde AK Parti’yi alt ederek, birinci oldu.

Şimdi de Özel’in ‘Yumuşuma’ politikasını gerekçe göstererek, yalnızca ve yalnızca kurultay istiyorlar. Fakat kurultayı toplayabilecek delege sayısına ulaşamadıkları için ya kimi sanatçıları CHP içi kavgaya çekip bildiri imzalatarak ya da trol ağlarıyla sosyal medyada baskı yaparak ya da 40 kadar milletvekiline bildiri yayınlatarak, sonuca ulaşmak istiyorlar.

CHP ve İmamoğlu, Esenyurt’a atanan kayyumla, Beşiktaş operasyonuyla, İBB’ye soruşturmalarla, Ahmak ve Beylikdüzü davalarıyla kuşatılırken, Kılıçdaroğlu ve taraftarlarının tek bir gündemi var: Kurultay, ille de kurultay!

CHP tarihinde bir ilktir bu.

Ne İsmet Paşa, kendisini deviren Ecevit’e…

Ne de Baykal, koltuğu devrettiği Kılıçdaroğlu’na karşı, partisini yıpratacak bir muhalefet yürüttü.

Herhalde, diyorum, kurultayda şaibe soruşturmasının sonunda Kılıçdaroğlu CHP’ye kayyum atansa yok demeyecektir.

O ki delegelerin özgür iradesiyle gelemiyor.

Bari kanun marifetiyle gelsin.

O ki Kılıçdaroğlu, kurultayda şaibe olduğunu düşünüyor.

Önümüzde cumhurbaşkanlığı ön seçimi var.

Delege aynı delege, üye aynı üye.

Aday olup İmamoğlu karşısında yarışsın.

Herhalde İmamoğlu, 1.6 milyon üyeyi satın alacak değil. Kılıçdaroğlu, önseçimi kazandığı takdirde partisini olağanüstü kurultaya götürebilir.

Bu, demokratik hakkıdır elbette.

Fakat hatırlatmak isterim…

Kurultayda şaibe soruşturmasına bağlanan parti içi mücadele, gitgide CHP’nin sırtındaki hançere dönüşüyor.